İncili Çavuş, İstanbul'da bir ara peş parasız kaldı. Karşıya geçip bir
arkadaşından borç para istemeye karar verdi. Ama geçmek için kayıkçıya
verecek parası da yoktu. Evinden çıktı, düşünceli bir şekilde iskeleye
vardı. Bir kayıkçı, bunu kayığına aldı. Nereye gideceğini sordu. İncili
Çavuş sağır ve dilsiz numarası yaparak, eliyle karşıyı işaret etti. Kayıkçı,
bunu alıp karşıya geçirdi. Buda başka bir yeri işaret etti. Oraya götürdü.
Bir başka yeri gösterdi. Kayıkçımızın da sabrı tükenmişti. İnciliye verip
veriştirmeye başladı. Ama onu da ineceği yere götürdü. İncili, kayıktan
inerken. konuşmaya başladı : - Gel bakalım kayıkçı evladım. Sen buraya
getiresiye kadar bana verip veriştirdin Şimdi Karakola gidelim de şu
sövdüklerinin hesabını ver Ondan sonra da ben senin hesabını ödeyeyim.
. . Kayıkçı baktı pabuç. pahalıya mal olacak, kayığı da bıraktığı gibi
kaçmaya başladı. İncili de böylece, parasızlığını belli etmeden,
arkadaşına ulaşmış oldu
|