Cebinde meteliği yoktu. Bir lokantanın önünde durdu, gözü
vitrinde bir levhaya takıldı: "Girin ve istediğinizi yiyin.
Hesabınızı torununuz ödesin." Adam, "tam bana göre",
diye mırıldanarak içeri daldı. Havyar, ıstakoz, karides,
kuzu pirzolası... Doyduğu halde ne varsa söyledi.
Yemeği bitirince, çıkmak üzere hazırlandı. Fakat garson
yetişip, hesap pusulasını burnuna dayamasın mı? Hem
de tuzlu bir hesap... "Ama", diye derhal itiraz etti
bizimki tabii. "Kapıda hesabınızı torununuz ödesin diye
yazmıyor mu?" Garson gayet nazik cevap verdi: "Yazıyor
tabi efendim. Ama bu size takdim ettiğim hesap, sizin
büyükbabanızın."
|