Bir Öss Masalı   
Bir varmış, bir yokmuş... Parabolik dağların ardında, seminer kıvrımları
gibi uzanan ırmakların sonunda cyan kadar yeşil, tanım kümesi kadar
büyük bir ülke varmış. Bu ülkenin kenar ortaylarının kesiştiği yerde de
padişah ordinatın sarayı bulunuyormuş. Padişah, ülkesini adaletle
yönetir, kimsenin dengeye gelmiş tepkimesine karışmazmış. Bu
padişahın güzel mi güzel bir kızı varmış. Nice soylu soygazlar istemiş
de gitmemiş güzel prenses.
Ülke halkı da birlik ve beraberlik içinde geçinir, karşılıklı elektron
alışverişi ile iyonik bağlar içerisinde bulunurlarmış. Sanki her biri bir
palanga sisteminin elemanıymış (makaralar ağırlıksız). Kısacası halk
arasında devamlı bir konjugasyon varmış. Benim genim senin de
genindir, diyerek muhtaçlara yardım ederlermiş.
Bir gün bu ülkeye büyük, kocaman bir dev gelmiş. Ona, gittiği
ülkelerde Morula canavarı derlermiş. Bu mutasyona uğramış ökaryot
canlı, insan yiyerek beslenir, ülke ülke dolaşıp, karnını doyururmuş.
Normal Şartlar Altında 1 molü 22.4.1012 lt hacim kaplıyormuş.
Şimdiye dek Avagadro sayısı kadar memleket gezmiş, sıra bu ülkeye
gelmiş. Canavar hemen padişahın sarayına varmış, karşısına dikilmiş;
Bana bak, Padişah İzotopu! Ya bana her gün ülke nüfusunun
geometrik ortalaması kadar yemeye adam verirsin, ya da ülkenizin
hemeostasisini bozar, hepinizin türevini alırım.� demiş. Padişah ve
vezirleri bundan çok korkmuş. Çünkü bu canavar geçtiği yerlerde limiti
alınmadık fonksiyon, eğimi bulunmadık doğru denklemi bırakmazmış.
Ama yine de şansını bir kez denemek istemiş padişah. Ülkenin
iyonlaşma enerjileri en yüksek adamlarını canavarın üstüne salmış.
Salmış ama ne fayda! Hepsi de monomerlerine kadar ayrışıp canavarın
ince bağırsağında emilmişler. Böylece padişah ve ülke halkı canavarın
isteklerine boyun eğmişler: Ünü ülkedeki çocuk sayısı olmak üzere
her gün (n/8-1)2 kadar çocuğu canavara vermeye karar vermişler. (nz+)
Günler günleri, aylar ayları kovalamış, zaman statik elektrik gibi akıp
gitmiş, sıra Alfa Beyin oğlu Blastulaya gelmiş.
Anne ve babasının, oğulları Blastulayı göndermeye hiç niyetleri
yokmuş. Çünkü büyük oğulları Blastulanın allatropu Gastrulayı da
canavar yemiş. Fakat padişahın askerleri zorla Blastulayı alıp
götürmüşler, sonra onu çevresi 2�r kadar olan dairesel bir ovaya
getirmişler (� @ 3). Blastula etrafına bir bakınmış ne canavar var, ne
de başka bir organizma. Sadece nitrit bakterileri tarafından ayrıştırılan
insan iskeletleri varmış. Birden uzaklardan frekansı yüksek bir ses
gelmiş. Bu canavarın sesiymiş. O kim? demiş Blastula, Anyon
musun, yoksa katyon mu? Karşıdaki ses de Ne anyonum ne
katyonum, seni yemek isteyen bir hetetrofum! demiş. Bunu duyan
Blastula �a� ivmesiyle koşmaya başlamış. Sonunda bir mağaraya
varmış. Mağaranın ağzında bir kaya varmış. Blastula kayanın
arkasındaki sinaptik boşluktan mağaraya sızmış. Arkasından gelen
canavar da kayaya bir F kuvveti uygulamış, kaya fiziksel çözünmeye
uğramış ve Blastula, o renk pigmentlerinden yoksun hermafrodit iğrenç
yaratığı karşısında bulmuş. Ağzından mukusla birlikte amilaz enzimleri
akıyor, gözleri düzgün dairesel hareket yapıyormuş. Dişleri çok
sivriymiş, hepsi de rezonans yapı gösterircesine birbirinin aynısıymış.
Birden, bir şeyi farketmiş Blastula. Mağaradaki kayalardan biri, aynı
çukur ayna gibiymiş. Mağaranın duvarından sızan iki ışık da aynanın
asal eksenine paralel geliyormuş. Eğer canavar aynanın odağına
gelirse ışık gözünü alır, ben de kaçarım diye düşünmüş Blastula.
Hemen aynanın odağını hesaplamış. Eğer canavar iki adım daha
giderse gözü tam odağa denk gelecekmiş. Gel! demiş canavara
Korkmuyorum senden! canavar iki adım atmış ve ışık gözünü
almış, dengesini kaybetmiş. Sağa sola yatarken mağaranın zemininin
sürtünme katsayısı az olduğundan ayağı kaymış ve başını kayalara
çarpmış (Böyle iki sakarlığın birbirini takip etmesine sakarlık
metagenezi diyoruz) böylece bayılmış. Blastula ise hemen cebinden
bıçağını çıkarmış, canavarın başını bedeninden ayırmış ve mağaranın
girişine ağırlık merkezinden asmış. Daha sonra o sevinçle evine
koşmuş. Annesi ve babası kapıyı açınca çok şaşırmışlar. Daha sonra
olanları anlayınca oldukça sevinmişler. Çünkü onların da artık reel
sayılar kümesinde tanımlı bir oğulları varmış. Kolay değil, önüne geleni
mutlak değer içine alan bu canavarın hakkından gelmiş. Haber,
kanserli hücre gibi her yere yayılmış. Sonunda sarayın eşik enerjisini
aşıp, padişaha kadar gelmiş. İlk önce onlar da inanmamışlar, ama
gidip kelleyi görünce hepsi de asit çözeltisine batırılan turnusol kağıdı
gibi renk değiştirmişler. Blastula bir anda ülkenin yükseltgenme eğilimi
en yüksek elementi olmuş. İlk önce padişahın veziri olmuş, sonra da
prensesle evlenmiş.
Masalın sonu aşağıdakilerden hangisi veya hangileri gibi bitebilir?
I. Gökten üç elma düşmüş.
II. Avagadro sayısı kadar
çocukları olmuş.
III. Canavar hortlamış.
A) Yalnız I B) Yalnız II C) II-III
D) I-II E) I-II-III 








FriendFeed'de bana abone ol

 
 


Asker Fıkraları - Avcı Fıkraları - Bektaşi Fıkraları - Belaltı Fıkraları - Çocuk Fıkraları - Deli Fıkraları - Doktor Fıkraları - Erzurum Fıkraları - Hayvan Fıkraları - İngiliz Alman Türk - Kadın Erkek Fıkraları - Kayseri Fıkraları - Kurban Fıkraları - Mühendis Fıkraları - Nam-ı Kemal Fıkraları - Nasreddin Hoca Fıkraları - Okul Fıkraları - Politika Fıkraları - Ramazan Fıkraları - Sarışın Fıkraları - Seçim Fıkraları - Spor Fıkraları - Temel Fıkraları - Diğer Komik Fıkralar - Yemek Tarifleri
Duvar Yazıları - Fıkra Haberleri - Gaf Yapan Ünlüler - Haydar Dümen - İğrenç  Espriler - Komik Yazılar - Lüzumsuz Bilgiler - Gaffur Videoları - Kamera Fıkraları - Fıkralar
  Karadeniz Fıkralari     Komik Duvar Yazıları    Namı Kemal Fıkraları
  Copyright 2007 www.e-fikralar.com Ana Sayfa   | Kullanım Şartları | Çekinceler  |  İletişim