Timur’un içki ile başı hoş değilmiş. Hele bir ağzına vuran olsun!
Alimallah, anasından emdiğini burnundan getirirmiş.
Günün birinde, kör kandil, birini tutup getirmezler mi bizimkine, gayri
köpürmüş, küplere binmiş:
“Şimdi görürsün sen, dünyanın kaç kulaç olduğunu. Yatırın şu
keratayı, vurun bin değnek!” diye gür gür gürlemiş.
Geçmiş gün, Hoca da orada imiş Mübarek adam, bu söze bıyık
altından gülecek olmuş ama, Timur’un gözünden kaçar mı? Hemen
kaşlarını çatmış:
“Bre Hoca, sen de vara, yoğa gülersin; gülünecek ne var bunda?” diye
sormuş.
Rahmetlinin hali malum, dobra dobra konuşmak, kaçamaklı laf arar
mı?
“A devletlim; siz ya değnek yememişsiniz, ya da sayı bilmiyorsunuz. Bin değnek, dile kolay!” demiş.
|